Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Ocak 2011 Çarşamba

KISACA MAYALAR

M.Ö. 1000 yıllarında Meksika'nın kuzey kıyılarından Orta Amerika'daki Yucatan yarımadasına gelerek yerleşen Mayalar, burada çok parlak bir medeniyet kurmuşlardır. Yucatan'da bulunan ölü şehir Chitchen Itza, 11.-13. yüzyıllarda Maya-Toltek İmparatorluğu'nun başkenti olmuştur. Bu şehir, Kukulkan piramidi, Chac Mol tapınağı gibi büyük anıtların harabeleriyle doludur. Bu şehirde bulunan, gözlemevi ve tapınak olarak kullanılan Kukulkan piramidi 24 metre yüksekliktedir. Tepesindeki sunak yerinde yağmur ilahı Tlaloc için insan kurban edilirdi.
Mayalar, Toltekler ve İnkalar demir medeniyetini bilmiyolardı. Kılıç ve kazmalarını camsı çok sert bir volkanik taştan, obsidiyenden yapıyorlardı. Tekerlekli araçları da yoktu. Buna rağmen, yüksek dağların tepelerine kurdukları tapınakların taşlarını uzaklardan getirmişler ve bunları taştan yaptıkları aletleriyle meydana getirmişlerdir. Bazı Maya eserlerinin harika olarak kabul edilmesinin sebeplerinden biri de budur.
Mayaların Amerika kıtasında Kolomb öncesi dönemin en karmaşık yazı sistemini geliştirmiş olmalarına karşın, taş dışındaki nesnelere yazılmış örneklerden bize ulaşanlar birkaç parçadan oluşuyor. Dayanıksız malzemelere yazılmış olduğu düşünülen bütün edebiyat metinleri arasında, bugün elimizde, incelemeye elverişli sadece birkaç örnek var. Bunların da en iyi bilinenleri, dört Maya yazmasının yer aldığı Popol Vuh ile Maya efsane, kehanet ve tarihinin kaydedildiği Chilam Balam Kitapları .
İspanyollar 1500'lerde Orta Amerika'ya girince, Mayalara ait çok sayıda hiyeroglif yazısını yok ettiler. Mayalar Latin harflerini öğrendikten sonra, eski eserlerden bazılarını bu alfabeyle yazdılar; bu durum aslında misyonerlerin, bu metinlerin Mayaların atalarından kaldığı konusunu anlamalarını güçleştirdi. Böyle metinlerden biri bugünkü Guatemala'da konuşulan K'iche' diliyle 16. yüzyıl ortalarında yazıya dökülmüş bir Maya yaratılış efsanesinin yer aldığı Popol Vuh 'tu (“Kurul Kitabı”). Bu kitaptaki öyküler geçmişte sözlü anlatımla ve belki de yok edilmiş hiyeroglif metinlerden biri aracılığıyla sonraki kuşaklarla aktarılmış olmalıydı.
Popol Vuh uzun yıllar gizli tutuldu. Chichicastenango'da (Guatemala) Peder Francisco Ximénez 1702'de metni buldu ve eşref saatine denk gelmesi nedeniyle yakma yoluna gitmedi. Bunu yapmak yerine, bir kopyasını çıkardı ve İspanyolca çevirisini kaleme aldı. Özgün K'iche' metni günümüzde hâlâ kayıp; ama rahibin çıkardığı kopya ve hazırladığı çeviri Chicago'daki Newberry Kütüphanesi'nde bulunuyor.
Günümüze ulaşan Maya yazmaları, incir ağaçlarının işlemden geçirilmiş iç kabuklarından yapılma uzun şeritlere çizilen ve daha sonra akordeon gibi kıvrılan resimli hiyeroglif eserler şeklindedir. Çok yıpranmış ve sadece bazı bölümleri okunabilir durumda olsa da, bu metinler Maya uzmanları için mükemmel bir kaynak olma özelliğini koruyor. Yazmalardan üçü şu anda bulundukları kentlerin adını taşıyor: Madrid, Dresden ve Paris. 1965'te Meksika'daki bir mağarada bulunan Grolier Yazması adlı metin ise şu anda Meksiko kentinde bulunuyor.
—Elizabeth Snodgrass
http://www.nationalgeographic.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder