Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Ocak 2011 Çarşamba

Yeni Yahudi düzeni ve Tevrat Müslümanları

İsrail, yeni Yahudi düzenini kurma çalışmalarına hız verdi. Yeni Yahudi düzeni ‘tikkun olam’ olarak da bilinir ve Kudüs’ü yeniden kurmak anlamına geliyor. Kudüs yeniden kurulunca yeni dünya düzeni de yeniden tesis edilmiş ve milletler İsrail’e boyun eğdirilmiş olacaktır. Netanyahu hükümeti döneminde İsrail Kudüs’ü yeniden kurma planlarına hız verdi. Bunun için şehrin manevi ve kültürel atmosferi bütün yönleriyle Yahudileştiriliyor. Bunun anlamı İslâm’a yabancılaştırılmasıdır. Bu anlamda, Kudüs kritik bir aşamaya girmiş bulunuyor. İsrail yönetimi bu bağlamda İsrail ulusal mirası çerçevesinde Halil’deki Hazreti İbrahim Camii’ni ve Bilal İbni Rabah Camiini de İsrail Ulusal Mirası kapsamına dahil etti. Bir adım daha atarak bu havzaya Batı Yaka’yı da dahil etti. Kudüs ve Batı Yaka’nın bir parçası olduğundan dolayı doğrudan olmasa bile Kudüs ve Doğu Kudüs ve Harem-i Şerif de bu kapsama dahil edilmiş oldu. Binaenaleyh İsrail çok tehlikeli bir süreci tetiklemiş oldu. İsrail Ulusal Mirası demek tikkun olam planının devreye sokulması ve bu da kıyamete gidecek süreci tetiklenmesi anlamına geliyor. İsrail, kutsal yapıları sistematik bir biçimde Yahudileştirirken yine Doğu Kudüs çevresine 1600 konutluk bir yerleşim merkezi kurmayı tasarladı. Bu yüzden ABD ile de arası açıldı. Lakin artık açıktan oynamaya başladı ve gemi azıya aldı ve hoyratça kimseyi dinlemiyor. Bu bağlamda, Filistinliler de üçüncü intifadaya hazırlanıyorlar. Hamas yanlıları üçüncü intifada için çağrı üzerine çağrı yaparken, Ahmet Kurey de Filistinlilerin bölünmüşlüğünü aşacak bir biçimde yeni intifadanın yolda olduğunu duyurdu.

Evet düzenler birbiriyle çatışıyor. İsrail dini ağırlıklı yeni bir Yahudi dünya düzeni kurmanın peşinde ve buna tikkun olam diyorlar. Daha önce baba Bush da daha ziyade masonik ve seküler ağırlıklı olarak Yeni Dünya Düzeni/New World Order veya dolar üzerine nakşedilmiş haliyle Novus Ordo Seclorum düzenini ikameye çalışıyordu. Lakin baba Bush arzuladığı seküler dünya düzenini kuramadı ve girişimleri yarım kaldı. Oğlu da Ortadoğu üzerinden yeni bir düzen geliştirmek istedi lakin o da muvaffak olamadı. Sırada şimdi Yahudilerin düzen kurma girişimleri var. Onların düzeni de tikkun olamdır. Osmanlıların da kendilerine göre bir düzenleri vardı ve yabancılar bu düzene Pax Ottomana diyorlardı yani Osmanlı barışı. Osmanlılar da kendi düzenlerine nizam-ı alem diyorlardı. Dolayısıyla Bush’lardan sonra seküler yeni dünya düzeni iddiaları da kalmadı. Buna mukabil, ortada çarpışan iki dünya düzeni algısı var. Bunlardan birisi Yahudilere ait ve işgal ettikleri toprakları önce Yahudileştirerek sonra da nüfuzlarını bu toprakların gerisine yayarak tikkun olamı gerçekleştirmek istiyorlar. Böylece yeni Davud düzenine ulaşmak istiyorlar.

Buna mukabil, Müslümanlar da en son Yavuz ve Süleyman düzeni olan Mercidabık düzenini ihya etmekle mükellefler. Onların yeni dünya düzeni de nizam-ı alem ve bir başka ifadesiyle İkinci Mercidabık düzenidir. İşte şimdi dip dalgalarda tikkun olam ile nizam-ı alem yarışıyor. Esasında, Müslümanlar açısından Deccal düzeninin bir parçası olan tikkum olamı yıkacak da Tevrat Müslümanları veya Tevrat mesellerinde anlatılan gürbüz Müslümanlardır. Fetih Suresinde, Tevrat Müslümanları şöyle tanımlanıyor: “Muhammed, Allah’ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad etmiştir…”
Hazreti Davud’un manevi mirasına Hazreti Peygamber ve ona da Müslümanlar varis olmuşlardır. Ve Hazreti Peygamberimiz lihikmetin Hayber’de Yahudilere karşı Davud’un zırhıyla savaşmıştır. Ve sonrasında Safiye anamızla evlenmesi de mirasın tescilidir. Ve Safiye anamızın yeni Müslüman olması sebebiyle Peygamberimize ilişmesinden korkan Hazreti Halid İbni Zeyd (Eba Eyyüb el Ensari) sabaha kadar Peygamberimizin çadırı önünde nöbet tutmuştur. Bunun üzerine, Hazreti Peygamberin duasını alan Hazreti Halid İbni Zeyd İstanbul surlarının dibine defnedilmiş ve Peygamberimizin duası bereketiyle kabrini Rumlar bile siyanet altında tutmuşlar ve korumuşlardır. Hayber’i yıkanların torunları yeni Yahudi düzeni yani tikkum olamı da yerle bir edeceklerdir. Müfessirler ayette geçen ‘filizini çıkarmış’ ifadesinden muradın Hazreti Ebubekir, ‘onu kuvvetlendirmiş’den kinayenin de Hazreti Ömer ve ‘kalınlaşmış’dan muradın da Hazreti Osman ve ‘gövdesi üzerine dikilmiş’den muradın da Hazreti Ali olduğunu söylemişlerdir. Hayber fatihi Hazreti Ali’dir. Ali siret ve suret ve onun kademi üzerine olacak yeni Müslümanlar Davud adına sahte bir biçimde kurulmak istenen tikkum olamı yerle bir edeceklerdir. Zira, İsrail velinimeti olan ABD’den gelen akilane sesleri bile hiçe saymaktadır. Müfessirler, neden Tevrat ve İncil’in Müslümanları ağaca veya ata değil de ekine benzettiği sualine şöyle cevap vermektedirler: Müslümanların zuhuru çok ani, seri ve çok başaklı olmaktadır. Halbuki, ağacın veya atın yetişmesi seneleri alabilmektedir. Dolayısıyla Müslümanlar dünyanın şaşkınlığı arasında yeniden ve aniden zuhura geleceklerdir. Bizim Yunus da dünyasını değiştiren gencecik fidanları da gök ekine benzetir. Bediüzzaman da kabrinde gelecek kuşakların başak çıkarmasını ve sümbülleşmesini beklemektedir. Tikkum olama varis olacak ve Davud’un hilafetini ve Süleyman’ın krallığını yeniden kuracak olan işte Tevrat Müslümanlarıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder